Oval Ofis'te restleşme (Cumartesi Okumaları)
Dün Trump-Zelenski görüşmesinde yaşanan gerginlik uluslararası gündemi belirlerken, Avrupa’dan gelen tepkiler dikkat çekti. Türkiye’de 2024 büyüme rakamları beklentilere paralel gerçekleşirken, enflasyon beklentileri farklı kesimler arasında ayrışmaya devam etti. Beyaz eşya sektöründe yurt içi satışlar gerilerken, ihracatta yatay seyir sürdü. Şirketler tarafında ise Aselsan, Çelebi Havacılık, OYAK Çimento ve Rönesans Gayrimenkul’ün büyüme stratejileri öne çıktı. TCMB, yabancı para kredilerde sıkılaştırıcı adımlar atarken, Avrupa’daki siyasi dengelerde yaşanan değişimler dikkat çekti.
Okuma süresi: 12 dakika 40 saniye.

Makroekonomi-Jeopolitik-Yurtdışı
1️⃣ Beyaz Saray’da gerçekleşen Trump-Zelenski görüşmesi, iki lider arasındaki gergin tartışmaya sahne oldu. Görüşme öncesinde kameralar önünde başlayan gerilim, Oval Ofis’te daha da arttı. Trump, Zelenski’ye doğrudan “3. Dünya Savaşı ile kumar oynuyorsunuz, ancak şu an kartınız yok.” diyerek ABD’nin Ukrayna’ya verdiği desteğin koşulsuz olmadığını açıkça belirtti. Trump, ABD’nin Ukrayna’ya bugüne kadar büyük yardımlarda bulunduğunu ancak artık Kiev yönetiminin bir karar vermesi gerektiğini söyledi. “Ya bu anlaşmayı imzalarsınız ya da biz yokuz.” diyen Trump, Ukrayna’nın barışa yanaşmadığını iddia ederek ABD’nin sürece nasıl devam edeceği konusunda net mesajlar verdi. Zelenski ise yalnızca ateşkesi değil, kalıcı güvenlik garantilerini içeren bir barış anlaşması istediklerini dile getirdi. Bunun üzerine Trump, Ukrayna’nın ABD olmadan savaşı kazanamayacağını söyleyerek Zelenski’ye sert çıktı. Görüşmenin ardından planlanan nadir toprak elementleri anlaşması imzalanmazken, iki liderin ortak basın toplantısı da iptal edildi. Tartışmalı görüşmenin ardından Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da yaptığı açıklamada, Zelenski’nin barışa hazır olmadığını ve Oval Ofis’e saygısızlık ettiğini iddia etti. Zelenski ise ABD’ye ve Amerikan halkına teşekkür eden bir paylaşım yaptı ancak açıklamalarında Trump’la yaşanan gerginliğe doğrudan değinmedi. Oval Ofis’te yaşanan sert tartışma, Avrupa başkentlerinde yankı uyandırdı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna’nın desteklenmesinin haklı bir karar olduğunu söylerken, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Zelenski’ye yönelik “Güçlü olun, cesur olun, korkusuz olun. Asla yalnız değilsiniz.” mesajını paylaştı. Polonya Başbakanı Donald Tusk da benzer bir destek mesajı vererek Ukrayna’nın yalnız olmadığını vurguladı. Görüşme, ABD ile Ukrayna arasındaki diplomatik ilişkilere yeni bir gerilim noktası eklerken, savaşın gidişatına dair belirsizlikleri de artırdı.
2️⃣ Avrupa’da siyasi dengeler hızla değişirken, Almanya’daki seçimler, ABD ile ilişkiler ve Ukrayna’daki savaşın seyrine dair kritik gelişmeler dikkat çekiyor. Almanya’da gerçekleşen federal seçimlerde sağın yükselişi öne çıkarken, Friedrich Merz liderliğindeki Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) %28,5 oy alarak birinci parti oldu. Ancak AfD’nin oylarını iki katına çıkararak %21 seviyesine ulaşması ve aşırı solun genç seçmenler arasında yükselişi, Almanya siyasetinde daha parçalı ve kutuplaşmış bir tablo ortaya koydu. Koalisyon görüşmelerinin zorlu geçmesi beklenirken, Merz’in en olası senaryosu SPD ile iki partili bir hükümet kurmak. Ancak, güçlü bir aşırı sağ ve sol muhalefet, savunma harcamaları ve ekonomik reformlar gibi konularda hükümetin elini zayıflatabilir. Merz, seçim sonrası yaptığı açıklamada Almanya’nın Avrupa’da daha güçlü bir rol üstlenmesi gerektiğini ve ABD’ye bağımlılığı azaltarak kendi güvenlik stratejisini oluşturması gerektiğini vurguladı. Öte yandan, ABD ve Avrupa arasındaki Ukrayna savaşına yönelik yaklaşım farklılıkları giderek belirginleşiyor. ABD Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna’da barışın sağlanması için Avrupa’nın daha fazla sorumluluk alması gerektiği konusunda mutabakata vardı. Trump, Ukrayna’nın güvenliğini sağlamanın Avrupa’nın temel görevi olduğunu ve ABD’nin bu yükü tek başına taşımaması gerektiğini ifade etti. Macron ise Avrupa’nın savunma alanında daha fazla sorumluluk alacağını belirtti. Türkiye ise bu süreçte hem Avrupa’daki güvenlik dengeleri hem de Ukrayna meselesinde kritik bir aktör olarak öne çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin içinden geçtiği krizden çıkış yolu olabileceğini ve AB’nin Türkiye ile tam üyelik konusunda gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Ukrayna’da barışın sağlanması için müzakerelere Ukrayna’nın da tam katılım göstermesi gerektiğini vurguladı. Tüm bu gelişmeler, Avrupa’da siyasi ve ekonomik dengelerin hızla değiştiği, Türkiye’nin ise bu yeni dönemde kritik bir rol oynayabileceği bir sürece işaret ediyor.
3️⃣ ABD Başkanı Donald Trump, ikinci döneminin ilk kabine toplantısında Kanada, Meksika ve Avrupa Birliği’ne yönelik gümrük tarifeleri konusunda net mesajlar verdi. ABD’nin yıllardır ticari açıdan haksız muameleye maruz kaldığını savunan Trump, özellikle Kanada ve Meksika üzerinden ülkeye giren fentanil krizine dikkat çekerek, bu ülkelere yönelik %25’lik tarifelerin 2 Nisan’da yürürlüğe gireceğini belirtti. Ancak daha önce tarifelerin 4 Mart’ta uygulanacağını duyuran Beyaz Saray yetkilileri, zamanlama konusunda belirsizlik yarattı. Ticaret Bakanı Howard Lutnick’in, Kanada ve Meksika’nın ABD’nin taleplerini henüz karşılamadığını vurgulaması, tarifelerin ertelenmesi ihtimalini zayıflattı. Trump yönetiminin ticaret politikalarındaki bu gelgitler, ABD’nin küresel ticaret ortaklarıyla ilişkilerinde yeni bir belirsizlik yaratırken, finansal piyasalarda dalgalanmalara neden oldu. Trump’ın asıl sert mesajları ise Avrupa Birliği’ne yönelik oldu. AB’yi “ABD’yi kandırmak için kuruldu” diyerek hedef alan Trump, Avrupa’dan ithal edilen otomobiller başta olmak üzere birçok ürüne %25 gümrük vergisi uygulanacağını açıkladı. Ancak hangi sektörlerin tam olarak etkileneceğine dair net bir çerçeve çizilmedi. Trump, AB’nin yıllardır Amerikan otomotiv ve tarım ürünlerine çeşitli engeller koyduğunu, ABD’nin ise Avrupa’dan gelen önlemlere karşı zayıf kaldığını savundu. Beyaz Saray’dan gelen bu açıklamalara karşılık Avrupa Komisyonu sert bir yanıt verdi ve serbest ticarete yönelik haksız engellere “kararlı ve hızlı” bir şekilde karşılık verileceğini duyurdu. AB yetkilileri, Trump yönetiminin tarifeleri uygulaması durumunda, Amerikan ürünlerine yönelik misilleme hazırlıklarını hızlandırdı. Otomotiv sektörü, transatlantik ticaret ilişkilerinde en kırılgan alanlardan biri olarak öne çıkarken, Avrupa’dan ithal edilen araçlara uygulanacak ek vergilerin ABD’de tüketici fiyatlarını yükselteceği ve talebi baskılayacağı öngörülüyor.
4️⃣ Türkiye ekonomisi, 2024 yılında %3,2 büyüme kaydederek beklentilere paralel bir performans sergiledi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, yılın son çeyreğindeki büyüme %3 seviyesinde gerçekleşirken, çeyreklik bazda büyüme %1,7 oldu. 2024 yılı boyunca büyümeye en büyük katkıyı %2,4 puan ile hanehalkı tüketimi sağlarken, net ihracatın katkısı %1,1, kamu harcamaları ve yatırımların katkısı ise %0,3 puan olarak gerçekleşti. Buna karşın, stok değişimleri büyümeyi -1 puan negatif etkiledi. Türkiye ekonomisinin dolar cinsinden büyüklüğü 1,32 trilyon dolara yükselirken, kişi başına düşen gelir 15.463 dolarla tarihi zirvesine ulaştı. Sektörel bazda en yüksek büyümeyi inşaat sektörü %9,3 ile kaydederken, finans ve sigorta %4,9, tarım %3,9, bilgi ve iletişim %3,4, hizmetler %3,1 ve sanayi %0,5 büyüme gösterdi. Hanehalkı tüketimi yıl boyunca %3,7 artış göstererek büyümenin lokomotifi oldu. İhracat tarafında %0,9 artış görülmesine rağmen, ithalat %4,1 daralarak dış ticaret açığını sınırladı. İşgücü ödemeleri yıllık bazda %90 artarken, işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı %32,5’ten %37,9’a yükseldi. Türkiye ekonomisinin 2025 yılında tüketim ve ihracat dinamikleri üzerinden büyümeye devam etmesi beklenirken, yatırım ve kamu harcamalarının sınırlı katkısı dikkat çekiyor.
5️⃣ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, bankalardaki yurt içi yerleşiklerin toplam yabancı para mevduatları, 21 Şubat 2025 haftası itibarıyla 174 milyar 669 milyon dolara yükseldi. Parite etkisinden arındırılmış verilere bakıldığında, toplam mevduat artışı 3 milyar 704 milyon dolar olarak hesaplandı. Parite etkisinden arındırılmış verilere göre, gerçek kişilerin mevduatlarında 1 milyar 42 milyon dolar, tüzel kişilerin mevduatlarında ise 2 milyar 662 milyon dolarlık artış yaşandı. Veriler haftalık bazda son 1,5 yılın en yüksek YP mevduat artışı olduğunu gösteriyor. Kur korumalı TL mevduat ve katılma hesaplarında gerileme 21 Şubat haftasında da sürdü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayımlanan haftalık verilere göre, KKM büyüklüğü 919,6 milyar TL’den 879,3 milyar TL’ye geriledi. Önceki hafta 46 milyar TL’yi aşan düşüşün ardından, 21 Şubat haftasında da 40,2 milyar TL’lik bir azalma kaydedildi.
6️⃣ Pazartesi günü şubat ayı enflasyonunu öğreneceğiz. Son dönemde açıklanan veriler, enflasyon beklentilerinin farklı kesimler arasında ayrıştığını ortaya koyuyor. Sektörel beklenti anketi, ocak ayındaki enflasyon verilerinin (%5,03 ile beklentilerin üzerinde) ardından yayınlandı. Verilere göre 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcılarında %25,3 (0,1 puan azalış), reel sektörde %41,9 (1,9 puan azalış), hanehalkında %59,2 (0,4 puan artış) oldu. Böylece hanehalkının enflasyon beklentisi, altı ayın ardından yeniden yükseliş gösterdi. Gelecek 12 ayda enflasyonun düşeceğini öngören hanehalkı oranı ise geçen aya kıyasla 2,5 puan düşerek %28,3 seviyesine geriledi. Ocak ayında beklentilerin üstünde gelen enflasyon verisine rağmen, sağlıkta katılım paylarına yapılan zamların geri alınması bazı kurumları tahminlerini revize etmeye yöneltti. JPMorgan, söz konusu gelişmenin ardından şubat ayı enflasyon beklentisini aylık bazda %3,5’ten %2,7’ye, yıllık bazda ise %40,7’den %39,6’ya çekti. Bankanın yıl sonu enflasyon beklentisi ise %27,2 seviyesinde sabit kaldı. Para politikasıyla ilgili öngörülerde bulunan JPMorgan, mart ve nisan aylarında toplam 250 baz puan faiz indirimi beklerken, takip eden beş Para Politikası Kurulu toplantısında da 200’er baz puanlık indirim öngörüyor. Bu senaryoya göre yıl sonunda politika faizinin %30 seviyesinde olması tahmin ediliyor.
7️⃣ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), farklı gelir gruplarındaki tüketim harcamalarını analiz ederek parasal aktarım mekanizmasının etkilerini inceledi. Çalışmada, sıkı para politikasının tasarruf ve kredi kanalları üzerinden hanehalkı harcamalarını farklı şekillerde etkilediği vurgulanıyor. Yüksek gelir grubundaki bireylerin artan mevduat getirileriyle harcamalarını kısmaya yöneldiği, düşük gelir grubunun ise yükselen kredi maliyetleri nedeniyle talebini azaltmak zorunda kaldığı görülüyor. TCMB, Hanehalkı Bütçe Anketi verileri ve perakende sektörü ciro ve satış hacmi verilerini kullanarak tüketim eğilimlerini takip ederken, ürünleri gelir gruplarına göre kategorize ederek harcamalardaki değişimleri ölçümlüyor. Analize göre, parasal sıkılaşma sonrasında tüm gelir gruplarında tüketim harcamaları yavaşladı, ancak en büyük düşüş yüksek gelir grubuna hitap eden ürünlerde yaşandı. 2023’ün ikinci çeyreğinde yüksek gelir grubuna hitap eden ürünlerdeki yıllık ciro artışı, düşük gelir grubundaki artışın bir buçuk katı seviyesindeyken, parasal sıkılaşma sonrası her iki grubun artış oranları birbirine yaklaştı. Yüksek gelir grubuna yönelik ürünlerde satış hacmindeki artış da ciddi oranda yavaşladı ve düşük gelir grubuna hitap eden ürünlerle benzer bir seyir izledi. Bu durum, yüksek gelir grubundaki hanelerin tasarrufa yöneldiğine ve fiyat dinamiklerinin ürün grupları arasında farklılaştığına işaret ediyor. Sonuç olarak, sıkı para politikası tüm gelir gruplarını etkilerken, en büyük etki yüksek gelir grubunda gözleniyor.

Sektörler
1️⃣ İmalat sanayi şubat ayında ocaktaki görünümünü büyük ölçüde korurken, üretim ve talep göstergelerinde kısmi bir toparlanma sinyali verdi. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) %74,9’a yükselse de uzun vadeli ortalamaların altında kalmaya devam etti. Orta ve büyük ölçekli işletmelerde kapasite kullanımı artarken, küçük ölçekli firmalarda gerileme görüldü. Özellikle taşıt sektöründe KKO’da belirgin bir düşüş yaşanırken, giyim ve tekstilde de zayıflık devam etti. Ara malı üretiminde plastik-kauçuk ve metal işleme gibi alanlarda kapasite kullanımı sınırlı bir artış gösterirken, elektrikli teçhizat ve bilgisayar-elektronik üretiminde düşüş dikkat çekti. Firmaların gelecek 12 ay için ÜFE enflasyon beklentisi %36,9 seviyesine gerileyerek Aralık 2021’den bu yana en düşük seviyesine indi, bu da maliyet tarafında baskının bir miktar azaldığını gösteriyor. İmalat sanayi dışındaki sektörlerde ise daha karışık bir tablo hâkim. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) şubatta 102,8 seviyesine yükselse de tarihsel ortalamasının altında kaldı. Gelecek üç aya dair üretim beklentisinde sert bir düşüş görülürken, iç siparişlerde artış yaşandı. Sektörel güven endekslerine bakıldığında, perakende sektöründe güven artarken hizmet ve inşaat sektörlerinde gerileme görüldü. Özellikle hizmet sektöründe son üç ay ve önümüzdeki döneme ilişkin talep görünümündeki bozulma belirginleşti. İnşaat sektöründe mevcut iş hacmi dışında tüm göstergeler düşüş kaydederken, perakende ticarette gelecek üç aya dair iş hacmi beklentisinin iyileşmesi, güven endeksini yukarı çekti. Genel olarak, tüm sektörlerde güven endeksleri tarihsel ortalamalarının altında seyretmeye devam ediyor.
2️⃣ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yabancı para kredilerdeki artışı kontrol altına almak ve sıkı para politikasını desteklemek amacıyla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında yeni düzenlemelere gitti. Bu kapsamda, yabancı para krediler için aylık büyüme sınırı %1’den %0,5’e düşürülürken, büyüme sınırından muaf tutulan kredilerin kapsamı da daraltıldı. Bu değişiklikle, Ocak ayından sonra döviz kredilerinde büyüme sınırı yıl içinde ikinci kez aşağı yönlü revize edilmiş oldu. Daha önce de yabancı para ticari krediler için aylık büyüme sınırı %1,5’ten %1’e çekilmişti. TCMB’nin attığı bu adımlar, finansal istikrarı koruma ve kredilerin döviz cinsinden büyümesini yavaşlatma hedefini taşıyor. Son dönemde artan talep nedeniyle ticari döviz kredileri rekor seviyelere yaklaşmış durumda. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 21 Şubat haftası itibarıyla ticari döviz kredileri 174,6 milyar dolara ulaşarak 2019’dan bu yana en yüksek seviyesine çıktı. 2019 yılında 179,8 milyar dolarla zirveye ulaşan ticari döviz kredileri, şubat itibarıyla toplam ticari kredilerin %50’sine ulaşarak önemli bir paya sahip oldu. TCMB’nin aldığı sıkılaştırıcı tedbirlerin, döviz kredilerindeki hızlı büyümeyi frenleyerek kur ve enflasyon dinamikleri üzerindeki baskıyı azaltmayı hedeflediği değerlendiriliyor.
2️⃣ BETAM’ın araştırmasına göre ikinci el otomobil piyasasında fiyatlardaki değişimler ve talep dinamikleri dikkat çekici veriler sunmaya devam ediyor. Ocak 2025’te ortalama satılık otomobil fiyatı 935 bin 136 TL’ye yükselerek bir önceki yılın aynı ayına kıyasla %8,7 arttı. Ancak, enflasyondan arındırılmış (reel) fiyatlar yıllık bazda %23,5 düşerken, aylık bazda %2 azaldı. Araç sınıflarına göre en yüksek fiyat artışı C segmentinde %6, en düşük fiyat artışı ise E segmentinde %1,5 olarak kaydedildi. Model yılı bazında ise 2019 model araçlar %13,5 ile en yüksek fiyat artışını gösterirken, 2022 model araçlar yalnızca %1,3 arttı. Piyasanın canlılığına ilişkin göstergelerde de farklı trendler gözlemleniyor. Otomobil talep endeksi Aralık 2024’e göre sabit kalmasına rağmen, geçen yılın aynı dönemine göre %11,2 daha yüksek seviyede. Ancak satılan otomobil sayısının satılık ilan sayısına oranı, geçen aya göre 1,4 puan düşerek %20,3 seviyesine geriledi. Bu durum, hem ilan sayısındaki hem de satılan araç sayısındaki azalışın etkisiyle meydana geldi. Satılık ilanların yayında kalma süresi ise ortalama 21,1 güne çıkarak, araçların satılma hızının yavaşladığına işaret etti. Fiyat dalgalanmalarının ve talep eğilimlerinin önümüzdeki aylarda nasıl şekilleneceği, özellikle faiz oranları ve ekonomik belirsizliklerle birlikte yakından takip edilmeye devam edecek.
3️⃣ TÜRKBESD’in Ocak ayı verilerine göre, beyaz eşya satışları yeni yıla zayıf bir başlangıç yaptı. Yurt içi satışlar, geçen yılın aynı dönemine göre %10,8 oranında azalarak 776 bin 958 adet seviyesine geriledi. İhracat tarafında ise %0,2’lik sınırlı bir artış gözlendi ve 1,66 milyon adet seviyesinde gerçekleşti. Toplam üretim 2,5 milyon adet ile geçen yılın %0,7 altında kaldı. Aylık bazda değerlendirildiğinde ise yurt içi satışlarda %26,9, üretimde %17,3’lük bir artış gözlenirken, ihracat %3,6 azaldı. İhracatın toplam üretim içerisindeki payı 60 baz puan artışla %66,4 seviyesine yükseldi. Ürün bazında bakıldığında, kurutucu segmenti en yüksek büyümeyi gösteren ürün grubu oldu. Sektörün iç pazarda yılın ilk yarısında baskı altında kalmaya devam edebileceği, ancak yılın ikinci yarısında alım gücünün toparlanmasıyla birlikte satışların artabileceği öngörülüyor. Öte yandan, Euro Bölgesi’nde faizlerin düşmesiyle ihracatta toparlanma beklentisi korunuyor. Genel olarak Ocak ayı verileri, yurt içi satışlardaki daralmanın devam ettiğini ve ihracattaki yatay seyrin dikkatle izlenmesi gerektiğini gösteriyor. İç pazarda zayıflık devam ederse, sektör üzerindeki baskının sürebileceği belirtilirken, ihracat tarafındaki istikrarın sektör için olumlu bir katalizör olabileceği değerlendiriliyor. 2025 genelinde ise ihracat tarafında bir toparlanma beklenirken, yurt içi satışlarda dalgalı bir seyir öngörülüyor.
4️⃣ Türkiye’de boşanma oranları tarihi seviyelere ulaştı. 2024 yılında boşanan çiftlerin sayısı 187 bin 343’e yükselerek, Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı binde 2,19 ile tüm zamanların zirvesine çıktı. Boşanmaların büyük bir kısmı evliliğin erken dönemlerinde gerçekleşti; boşanmaların %33,7’si ilk 5 yılda, %21,3’ü ise 6-10 yıl arasında meydana geldi. En fazla boşanma binde 3,29 ile Antalya’da, en az boşanma ise binde 0,45 ile Hakkari’de kaydedildi. Boşanan çiftlerin çocukları üzerindeki etkisi de dikkat çekici: 2024 yılında boşanma davaları sonucunda 186 bin 536 çocuğun velayeti verilirken, bunların %74,4’ü anneye, %25,6’sı ise babaya bırakıldı. Öte yandan evlenme oranları yatay bir seyir izledi. 2023’te 567 bin 11 olan evlenen çift sayısı, 2024’te 568 bin 395’e yükselirken, kaba evlenme hızı binde 6,65 ile önceki yıl seviyesinde kaldı. Türkiye’de ortalama ilk evlenme yaşı yükselmeye devam etti; 2024’te erkeklerde 28,3, kadınlarda ise 25,8 oldu. Bölgesel veriler incelendiğinde, evlenme hızının en yüksek olduğu il Adıyaman, en düşük olduğu il ise Tunceli oldu. Yabancı gelin ve damat oranlarında da artış gözlemlenirken, Suriyeli gelin ve damatlar en fazla tercih edilenler arasında yer aldı. Boşanma oranlarındaki yükselişin sosyoekonomik faktörlerle bağlantılı olup olmadığı ve 2025 yılında bu trendin devam edip etmeyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.

Şirketler
1️⃣ Aselsan Genel Müdürü Ahmet Akyol, şirketin küresel arenada güçlü büyümesini sürdürdüğünü vurgulayarak, dünyanın en hızlı büyüyen 10 savunma sanayi şirketinden biri olduklarını belirtti. 2024 yılında 6,5 milyar dolarlık yeni sözleşme imzalayan Aselsan, %28 büyüme kaydederek müşteri çeşitliliğini iki katına çıkardı. Akyol, şirketin 3 temel stratejiye odaklandığını ifade ederken, bu stratejilerin dünyanın en iyi ürünlerini üretmek, oyun değiştirici projeler geliştirmek ve ihracat odaklı büyümeyi sürdürmek olduğunu söyledi. Şirketin mevcut sözleşmelerinin çift haneli büyümenin devam edeceğini gösterdiğini belirtti. 2024 yılında yeni sözleşmelerde %70, ihracatta ise %67’lik artış yakalayan Aselsan, fiziksel varlık gösterdiği ülke sayısını 20’ye çıkardı. Akyol, kilogram başına ihracat değerinin 2 bin doların üzerinde olduğunu ve Avrupa eksenli görüşmelerin arttığını belirterek, dost ve müttefik ülkelerde Aselsan ürünlerine olan talebin hızla arttığını söyledi. Kişi başı ciroda %9’luk iyileşme sağlandığını belirten Akyol, etkin iştirak yönetimi sayesinde buradan da pozitif katkı aldıklarını ifade etti. Şirketin özkaynaklarının yeterli olduğunu vurgulayan Akyol, yeni bir halka arz planlarının olmadığını söyledi. Yüksek teknoloji ve oyun değiştirici ürünlere odaklanarak uluslararası pazarda rekabet avantajı kazandıklarını belirten Akyol, yılın ilk iki ayında 200 milyon doları aşan ihracat sözleşmesi imzaladıklarını ve bu ivmenin süreceğini ekledi.
2️⃣ OYAK Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Suat Çalbıyık, şirketin büyüme stratejileri ve küresel pazardaki genişleme hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Şirketin geliştirdiği Fizix ürününün çimento sektöründe %25 verimlilik sağlamayı hedeflediğini belirten Çalbıyık, 2025 yılında 14 ülkede 10.500 adet satış yapmayı planladıklarını ifade etti. Şirketin yılda 2 milyar Euro ciro ve 600 milyon Euro’nun üzerinde EBİDTA’ya sahip olduğunu belirten Çalbıyık, Fizix’in çimento dışındaki sektörlerde de satışlarının artarak devam edeceğini söyledi. Türkiye’deki pazar paylarını artırmaya yönelik görüşmelerin sürdüğünü belirten Çalbıyık, Avrupa, Amerika ve Afrika pazarlarında da benzer genişleme planlarının devam ettiğini açıkladı. 2024 yılı sonuna kadar en az 2 veya 3 satın alma ve birleşme anlaşmasını tamamlamayı hedeflediklerini vurgulayan Çalbıyık, şirketin global büyüme stratejisine hız kesmeden devam ettiğini ifade etti. OYAK Çimento’nun hem yurtiçinde hem de uluslararası pazarda agresif bir büyüme planı ile hareket ettiğini belirten Çalbıyık, 2025 yılına kadar hedefledikleri yeni iş birlikleri ve yatırımlarla küresel rekabet güçlerini daha da artırmayı planladıklarını söyledi.
3️⃣ Rönesans Gayrimenkul Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Canbaş, şirketin 2024 yılı performansını değerlendirerek güçlü operasyonel büyümeye dikkat çekti. Türkiye’nin en büyük AVM platformu olduklarını belirten Canbaş, 7 şehirde 12 AVM ile %99 doluluk oranına ulaştıklarını ifade etti. 2024’te şirketin faaliyet gelirlerinin %40’ının ciro bazlı kiralamalardan sağlandığını ve yaklaşık 2.000 kiracının cirosunu takip ettiklerini vurguladı. 2025 yılı bütçesini %15-16 reel büyümeye göre planladıklarını belirten Canbaş, yılın ilk iki ayındaki verilerin bu hedefleri desteklediğini söyledi. Şirketin devam eden projelerine de değinen Canbaş, Maltepe’deki karma projenin %15’inin tamamlandığını, burada 3 blok konut ve 1 blok ofis alanı olacağını belirtti. Ümraniye’deki konut projesinin imar aşamasında olduğunu, Antalya’daki yeni AVM projesinin ise 2025-2026 döneminde başlatılacağını açıkladı. 500 milyon Euro seviyesindeki net borcun şirket için optimal düzeyde olduğunu belirten Canbaş, konut projelerinin finansmanının hazır olduğunu ve AVM projelerinde hem iç kaynakların hem de proje finansmanının kullanılabileceğini söyledi. Şirketin AVM ve ofis segmentinde büyümeye devam edeceğini belirten Canbaş, borç azaltma ve yatırım tamamlama önceliklerinin sürdürülebilir noktaya ulaştığını, 2026 itibarıyla temettü dağıtımının da planlarının bir parçası olacağını ifade etti.
4️⃣ Çelebi Havacılık Grubu CEO’su Dave Dorner, 2024’ün finansal açıdan güçlü bir yıl olduğunu belirterek, Euro bazında %30 gelir ve %30 kârlılık artışı sağladıklarını açıkladı. Türkiye’nin yanı sıra Macaristan, Almanya ve Hindistan’da da başarılı bir yıl geçirdiklerini vurgulayan Dorner, operasyonel genişleme stratejilerine odaklandıklarını ifade etti. Nisan ayında Endonezya pazarına giren şirket, bu bölgenin ulaşım açısından büyük bir potansiyel sunduğunu belirtti. Dorner, önümüzdeki 10-15 yıl içinde Endonezya’nın Çelebi için 5. en büyük pazar olmasını hedeflediklerini söyledi. Şirketin Avrupa’dan ziyade gelişmekte olan pazarlara odaklandığını belirten Dorner, Frankfurt’ta yalnızca kargo taşımacılığı alanında faaliyet gösterdiklerini ve Macaristan’da sektör liderlerinden biri olduklarını açıkladı. Türkiye’de 32 farklı istasyonda hizmet veren Çelebi, Orta Doğu ve Afrika pazarlarında genişleme fırsatlarını değerlendiriyor. Suudi Arabistan’da olmayı hedeflediklerini belirten Dorner, Nijerya, Cezayir ve Mısır gibi büyük Afrika ülkelerinde de varlık göstermeyi istediklerini ifade etti. Şirketin, önümüzdeki dönemde küresel pazarlarda büyümesini sürdürerek stratejik bölgelerdeki fırsatları değerlendirmeye devam edeceği öngörülüyor.