Sektörel Görünüm - Ekim 2025 Sanayi Bülteni
PMI
✦ Eylül ayında İSO Türkiye İmalat PMI verisi 46,7’ye gerileyerek imalat sektöründe daralmanın 18. aya taşındığını gösterdi. Zorlu talep koşulları yeni siparişlerin hız kesmesine, bunun da ihracatla birlikte üretimi daha sert biçimde aşağı çekmesine yol açtı. Firmalar bu tabloya karşı temkinli davranarak hem istihdamda hem de satın almalarda kısıntıya gitti; istihdam hacmi üst üste 10. ay geriledi. Girdi alımlarındaki düşüş stokların eritilmesine odaklanıldığını ortaya koyarken, birikmiş işler hızla eridi ve satılamayan ürünler stoklara eklendi. TL’deki değer kaybı maliyetleri artırdı, girdi enflasyonu son üç ayın zirvesine çıkarken satış fiyatları da nisandan bu yana en hızlı artışını yaşadı.
✦ Sektörel tarafta gıda ürünleri (52,8) en güçlü performansı göstererek hem yeni siparişlerde hem üretimde artış sağladı, ancak maliyet ve fiyat enflasyonu en yüksek seviyede gerçekleşti. Makine ve metal ürünleri ile ağaç ve kağıt ürünleri sınırlı bir direnç sergilese de birçok sektörde tablo zayıftı. Ana metalde üretim yeniden daralırken, elektrikli–elektronik ürünlerde ve kara–deniz taşıtlarında sipariş kayıpları sürdü. Kimya ve plastik ürünlerde yavaşlama hafiflese de girdi maliyetleri sert arttı. Giyim–deride üretim ve istihdam geriledi, satış fiyatları hızla yükseldi. En sert daralma ise tekstilde yaşandı. Üretim 27 aydır kesintisiz düşerken ihracat siparişleri sert kayıp gösterdi ve firmalar yedinci ayda da fiyat indirimine gitti.

Sanayi Üretimi
✦ Ağustos ayında sanayi üretimi temmuzdaki %1,8’lik daralmanın ardından mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak %0,4 artış gösterdi. Takvim etkisinden arındırılmış yıllık artış %7,1 olurken, bu yükselişte baz etkisi belirleyici rol oynadı. Sermaye malı üretimindeki %21’lik artış toplam büyümeye 3,9 yüzde puan katkı sağladı. Ulaştırma ve savunma sanayiine bağlı sektörlerdeki güçlü ivme de dikkat çekti. Diğer ulaşım araçları imalatı %54,5, motorlu kara taşıtları üretimi %20,1 artışla öne çıkarken, otomobil üretimindeki %46’lık sıçrama ağustos performansının temel belirleyicisi oldu. İnşaat bağlantılı metalik olmayan mineral ürünler ve metal eşya sanayi de büyümeye pozitif katkı sağladı. Gıda, ana metal ve kimya sektörleri yılın ilk sekiz ayında üretimi destekleyen diğer güçlü alanlar arasında yer aldı.
✧ Buna karşılık, tüketim mallarındaki zayıf seyir sürerken, özellikle emek yoğun sektörlerde daralma eğilimi belirginleşti. Tekstil, giyim ve deri sektörlerinde yıllık bazda sırasıyla %5, %17 ve %12 civarında üretim kaybı gözlendi. Yatırımın öncü göstergesi olan makine-teçhizat imalatında %1,4’lük düşüş dikkat çekti. Dış talep koşulları zayıf kalırken, toplam ihracatta yıllık %1,2’lik gerileme sanayi üretiminin daha güçlü bir ivme kazanmasını sınırladı. Eylül ayında PMI endeksinin 46,7 seviyesine gerilemesi, sanayi üretiminde momentum kaybına işaret ediyor. Öte yandan AB’nin çelik kotalarını daraltması ve tarifeleri artırması, ana metal ihracatında aşağı yönlü risk oluşturuyor. Buna karşın, kredi koşullarındaki kısmi gevşeme ve sermaye malı üretimindeki canlılık yılın son çeyreği için temkinli bir iyimserlik sunuyor.
✦ TÜSİAD’ın maliyet bazlı rekabet gücü endeksi ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre %3 artarak 88,7 seviyesine yükseldi ve sınırlı da olsa toparlanma işaretleri verdi. Ancak yıllık bazda %1,4’lük kayıpla 2015’in altındaki seyrini sürdürdü. Toparlanmanın kaynağı büyük ölçüde rakip ülkelerde kur değerlenmesi nedeniyle artan maliyetler olurken, Türkiye’de özellikle enerji ve ara malı fiyatlarının daha ılımlı seyretmesi endekse katkı sağladı. Buna karşılık işgücü ve finansman maliyetleri rekabet gücünü baskılamaya devam etti. TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, işgücü verimliliğinin sınırlı kaldığını, özellikle Japonya, Güney Kore, Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler karşısında avantaj kaybının sürdüğünü belirtirken, enerji ve ara malında Türkiye lehine gelişmelerin öne çıktığını vurguladı.
İhracat
✦ Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’nin eylül ayındaki toplam ihracatı geçtiğimiz seneye kıyasla %3 büyüyerek 22.606 milyon dolar oldu. Toplam ihracat büyüklüğü bir önceki ayla kıyaslandığında ise %3,7’lik artış kaydetti.
✧ Alt sektörleri incelediğimizde bitkisel ürün ihracatının yıllık bazda %3,6 azaldığını, hayvansal ürün ihracatının %5,2 yükseldiğini görüyoruz. Tarıma dayalı işlenmiş ürün ihracatı toplam %0,6 daralırken bunun alt kalemlerinden tekstil ve hammadde ile deri ve deri mamulleri ihracatında %2,2’lik düşüş gerçekleşti. Kimyevi madde ve mamul ihracatı %14,6 büyürken sanayi sektörü genelindeki toplam ihracat büyüklüğü de %1,5 artış kaydetti. Öte yandan, sanayi mamulleri içerisinde toplam ihracata %1’in üzerinde katkı sağlayan sektörler arasında, ağustos ayında ihracatını yıllık bazda en fazla artıran sektör %8,6 ile demir ve demir dışı metaller oldu.

✦ Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı Dış Ticaret Beklenti Anketi, 2025’in son çeyreğinde ihracat ve ithalat tarafına ilişkin beklentileri ortaya koydu. İhracat Beklenti Endeksi 105,3 ile iyimser bölgeyi korusa da bir önceki çeyreğe göre sınırlı bir düşüş kaydetti. Firmalar önümüzdeki üç aya ilişkin ihracat beklentilerinde artış öngörürken, mevcut sipariş düzeylerinde gerileme dikkat çekiyor. İhracatçılar en büyük sorun olarak yüksek finansman maliyetlerini, lojistik giderleri ve döviz kurlarındaki oynaklığı öne çıkarıyor. Bölgesel olarak Avrupa ve Ortadoğu’ya yönelik ihracat beklentileri güçlü seyrediyor. Firmaların ilk hedef pazarları ise ABD, Mısır ve Meksika.
✦ Türk imalat sektörünün ihracat ikliminde iyileşme eğilimi eylül ayında da devam etti. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi eylülde 51,7 seviyesinde gerçekleşerek dış talep koşullarında ılımlı bir güçlenmeye işaret etti. Böylece ihracat iklimindeki toparlanma kesintisiz şekilde 21’inci aya taşındı. Endeks, ağustosta son 15 ayın zirvesi olan 51,9 seviyesine çıkmıştı. Almanya’da büyümenin hız kazanması ve ABD’de üretimdeki güçlü artış, Türk imalat ürünlerine yönelik talebi desteklerken, İtalya, İspanya ve Hollanda ekonomilerinde de üretimin artmaya devam ettiği görüldü. Özellikle Hollanda imalat sanayi üretimi son 16 ayın en hızlı genişlemesini kaydetti. Buna karşılık, Birleşik Krallık, Fransa ve Romanya gibi bazı önemli pazarlarda zayıflama devam ederken, Rusya’da Ekim 2022’den bu yana en sert üretim daralması yaşandı.
✦ TİM’in yayımladığı İhracat Pazar Monitörü’ne göre ağustosta ihracat talep koşullarında belirgin bir zayıflama yaşandı. İhracat Talep Endeksi aylık %1,7 düşüşle 98,5’e indi ve raporun yayınlanmaya başladığı Ocak 2024’ten bu yana en düşük seviyeye geriledi. Yıllık bazda da %1,5’lik kayıp endekste bugüne kadarki en sert düşüş oldu. TİM, enflasyondaki kısmi iyileşmelere rağmen işsizlik, tüketici güveni, iş güveni ve sanayi üretimindeki zayıflamanın talep koşullarını uzun dönem ortalamasının altına çektiğini belirtti.
✦ Eylül ayında TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru (REK) 70,83 seviyesine yükseldi. Reel efektif döviz kuru, Türk lirasının reel bazda sınırlı da olsa değer kazandığına işaret ediyor. Artış, enflasyondaki hızlı yükselişten kaynaklandı. TÜFE eylülde %3,23 artarken TL’nin dolar karşısında %1,2, euro karşısında %2,2 değer kaybetmesi, fiyat artışının kur etkisini aşmasına neden oldu. Böylece TL reel anlamda güçlenirken, REK endeksi hafif yukarı yönlü hareket etti. ÜFE tarafında ise %2,52’lik sınırlı artış, ÜFE bazlı REK’in 94,03 seviyesine çıkmasına yol açtı.
İstihdam
✦ Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı Ağustos 2025’te %8,5 seviyesine yükselerek bir önceki aya kıyasla 0,4 puanlık artış gösterdi. İşsiz sayısı 168 bin kişi artarak 3 milyon 44 bine yükselirken, erkeklerde işsizlik oranı %6,8, kadınlarda ise %11,6 olarak tahmin edildi. İstihdam edilenlerin sayısı 208 bin kişi artarak 32 milyon 829 bine ulaştı, istihdam oranı ise 0,3 puanlık artışla %49,4 oldu (erkeklerde %66,6, kadınlarda %32,6). İşgücü 376 bin kişi artışla 35 milyon 873 bine çıkarken, işgücüne katılma oranı 0,6 puanlık yükselişle %54,0 seviyesinde gerçekleşti. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı ise 2025 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre 0,1 puan artarak %29,7 oldu.
Kapasite Kullanım Oranı ve Reel Kesim Güven Endeksi
✦ Kapasite kullanım oranı eylül verilerinde sınırlı da olsa artış görüyoruz. Mevsimsellikten arındırılmış KKO yüzde 73,8’e, arındırılmamış oran ise yüzde 74’e yükseldi. Sektörel kırılımda tütün, kâğıt, ağaç ürünleri ve eczacılık yüzde 80’e yaklaşan oranlarla öne çıkarken, deri ve makine tarafında düşük seviyeler göze çarptı. Otomotiv ve kimya sektörleri 70’ler civarında seyrederken, mobilya ve ana metalde görece güçlü bir tablo vardı. Genel görünümde kapasite kullanımı yatay–hafif yukarı yönlü seyrederken, reel kesimin geleceğe dair beklentilerinde zayıflık sürüyor.
✦ Eylül ayında reel kesim güveninde ise sınırlı iyileşme gördük. Mevsimsellikten arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi 100,8 seviyesine çıkarak iyimserlik sınırının üzerinde kalırken, arındırılmamış endeks 100,2’ye geriledi. Ankete katılan firmalar sabit sermaye yatırımları ve son dönem siparişler konusunda daha olumlu bir görünüm ortaya koyarken, üretim beklentileri, ihracat siparişleri ve istihdam beklentilerinde zayıflama dikkat çekti. Özellikle stok seviyelerinin mevsim normallerinin üzerine çıkması firmaların temkinli seyrini yansıtıyor. Yıllık ÜFE beklentisinin yüzde 34,5’e gerilemesi maliyet baskılarında bir miktar gevşemeye işaret ediyor.
Sektörden Açıklamalar
✦ Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Talha Özger, Aposto’ya verdiği mülakatta sektörün 2025’in ilk yedi ayında 1,75 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini ancak geçen yıla göre %3,1 geride olduklarını belirtti. Özger, “Bugün kârlılığımızdan vazgeçmiş durumdayız, önemli olan üretim çarklarının dönmesi ve istihdamın sürmesi” diyerek mevcut koşulların sürdürülebilirliğine dikkat çekti. Sektörde ihracat birim değerini 4 dolardan 5 dolara çıkarmayı hedeflediklerini belirten Özger, bunun ancak tasarım ve inovasyonla mümkün olacağını, bu alanda firmaların daha güçlü teşviklerle desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Özger ayrıca Çin merkezli Temu’nun iş modelinin yerli pazaryerleri için tehdit oluşturduğunu söyleyerek, “Hammaddeye getirilen koruma tedbirlerinin, bitmiş ürünler için de geçerli olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
✦ İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, dış ticaret açığının Türkiye’nin temel yapısal sorunlarından biri olduğunu vurgulayarak, 2026’ya doğru giderken sadece ihracat değil, ithalat tarafında da hedefler konulması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin ithal ikamesine yönelik üretim stratejileri geliştirmesi gerektiğini belirten Avdagiç, özellikle plastik ham maddesi gibi alanlarda yerli üretimin artırılmasının önemine dikkat çekti. Enflasyonla mücadelede iş dünyasının kararlılığına rağmen KOBİ’lerin finansmana erişiminde yaşanan sıkıntılara değinen Avdagiç, krediye ulaşmanın maliyetinden bile önemli bir sorun haline geldiğini söyledi. Mevcut bankacılık düzenlemeleri nedeniyle kredi kanallarının daraldığını ve yüksek mevduat maliyetlerinin kredi faizlerini yukarı çektiğini belirten Avdagiç, üretici ve ihracatçılar arasında oluşan dengesizliklerin Türkiye’nin rekabetçiliğini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu.
✦ Kobi Türkiye Başkanı Koray Aksu, sıkı para politikası nedeniyle finansmana erişimin zorlaştığı bu dönemde Nefes Kredisi’nin KOBİ’ler için önemli ancak sınırlı bir rahatlama sağlayacağını ifade etti. Kredi Garanti Fonu’nun devrede olmasının teminat sorunları yaşayan firmalar için hayati önemde olduğunu belirten Aksu, ihracatçı firmaların özellikle hammadde alımlarında bu tür desteklere öncelikli erişmesi gerektiğini vurguladı. Dijitalleşmenin ihracatta rekabet avantajı sağladığını, devletin B2B platformlar, markalaşma ve yurt dışı tanıtım süreçlerinde sunduğu teşviklerin daha agresif bir pazarlama yaklaşımıyla daha etkin kullanılabileceğini ifade eden Aksu, özellikle ABD pazarının yüksek kâr marjı ve büyüme potansiyeliyle öne çıktığını, tekstil sektörünün ise desteklenmediği takdirde ciddi istihdam kaybı riski taşıdığını söyledi. Konkordato başvurularında ise genel görünümün yatay olduğunu ancak özellikle tekstil sektöründe artış sinyallerinin görüldüğünü dile getirdi.